7 Aralık 2014 Pazar

Bir Sol Bir Fa. /Sayı.1/

Metrodan çıkıp koştura koştura giden genç, cebindeki bozuklukları çıkarıp, sokak müzisyenine verdi. Yetişmesi gereken bir yer vardı belli ki. Ama durmuş müziğide dinlemiyor, cebindeki bozuklukları bir bir çıkarıyordu. kağıt paralara hiç dokunmadan hepsini boşalttı. Müzisyenin şaşkınlığı şarkının notalarına işliyordu. Bir sol bir fa. 
Genç koşmaya tekrardan başladı, bir sol bir fa. bir sol bir fa.
Hiç değişmeyen ritimleriyle biraz evvelki sanatçıya taş çıkartıyordu. Omuzlarına çarpan insanları perküsyon sayıyor, nefesini vokal tutuyordu. Bozuk paraların gitmesiyle gelen hafiflikten ötürü havalanabiliyordu artık. 
Vapuru görecek olan  köşeyi döndüğünde ise aniden durdu. Nefes alışını toparlaması, terini temizlemesi, üstüne başına çeki düzen vermesi gerektiğini biliyordu. Bunları yaparken bir yandan da telefonunu çıkarıp ‘geldim’ diye mesaj yolladı, Bayan Bekleyene. Bay Geciken, derin nefes alarak sabit adımlarla hiç birşey olmamış gibi yürümeye tekrar devam etti.
Bay Geciken ve Bayan Bekleyen Sarıldılar. Hala nefesini kontrol edemiyordu Bay Geciken. 
Heyecanın verdiği etki midir, yorgunluğun verdiği etki midir bilinmez, lakin susuzluktan dili damağına yapışmıştı. 
Oturdular bir zengin kahvecisinde, sohbete koyuldular.  Bayan Bekleyen müzikle ilgileniyor diye müzikten sohbetler başlamıştı. Bay Geciken dersine iyi çalışmış olacak ki hiç takılmıyor, cümlelerini artarda sıralıyordu. Gelirken müzik yaptığından bahsedemezdi ama.
Bay Geciken’in vasfı yoktu. Ne ilgilendiği bir sanat ne yaptığı bir işi vardı. Parasıda fazla yoktu. O zengin kahvecisi bile pahalı kaçıyordu ona.
Kendinden söz edemedi. Bay Geciken kalkmak istiyordu. Sıkılmış değil, sadece konuşacak başka birşey olmadığı için Bayan Bekleyeni sıkmak istemiyordu. Ama niyeti karşı taraftan hep, sıkılıyor ve sıkıcı olarak algılanıyordu. Yıllardır yaşadığı buydu zaten. Bunları mı anlatmalıydı. 
Söylecek söz buldu. Bir an durdu. Sonra ise sustu.. Bir fa sol.