20 Ekim 2014 Pazartesi

Kıraathaneler de eskidi

Buluştular köy çeşmesinde. Birisi daha atik daha enerjik, birisi daha yorgun.. Geleceğini düşünen iki yaşlı adamlardı. Yaklaşık yaşları gelmişti yetmişlere.
"Gidelim" dediler.
"Nereye" diye sordu enerjik olan. Şaşırmıştı, her zamanki kıraathane ne güne duruyordu. Her zaman kahve yudumladıkları.. sohbet ettikleri...
"Harmanlığa" diye cevap verdi yorgun yaşlı elleri buruş buruş olmuş adam.
Cevap vermedi bizimki, güvenirdi dostuna hiç sormazdı neden diye. Gittiler.
Bir kahve yaptırdı karısına yorgun adam. İkisi de sade. Sade olmasının sebebi sadece sade kahve içmek olmuştu.İçtiler, birer sigara sardı bizim enerjik. Filtresiz. Sadece tütün içmek isterlerdi. Biliyorlardı çünkü. tütün böyle içilir abiler! Bir güzel yudumladıktan sonra hiç yapmadığı bir şeyi yaptı bizim yorgun. Fal kapattı.. Bunu yaptığında kendisi bile acımıştı kendisine. Hiç inanmazdı çünkü. Uzattı dostuna, ters çevrilmiş fincan ile tabağını. Gülümseyen yüzler ile karşıladı fincanı.
Patavatsız, ağzına geleni söyler, kambur oturur doğru konuşurdu bizimki.
- Ne olacak ki bu saatten sonra?
+ Belki bir umut.
Kaldırdı fincanı yerinden. Baktı şöyle bir, incelemedi ve göz attı uzaktan.
-Yaşıyoruz.. Bir kahve daha içeceğiz meraklanma.